Kategori: Genel |
0 Yorum |
3771 Okunma |
Yazan: ballikas | 18 Nisan 2007 22:06:44
JOJOBA
M. O 6. yüzyılın başlarında Asyalılar savaş silahlarının uç kısımlarını çavdara batırırlardı. Aynı şekilde Kızılderililer de düşmanlarına karşı, uçlarına zehirli bitkiler sürülmüş mızrak ve ok kullanırlardı. Zehirli bitkiler o dönem için stratejik önem taşıyordu; az bulunuyordu ve henüz topluluklar tarafından keşfedilmemişti. Savaşta bitkilerin bir silah olarak kullanılması yönteminde aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların yayılması da hedefleniyordu. Bitkilerin, insanoğlunun varlığından beri bir savaş silahı olarak kullanıla geldiğini tarih bize aktarıyor. Bitkilerden ilkel faydalanma yöntemi geride kaldı. Günümüzde artık askeri kamuflajlarda, ilaç, sentetik, hatta savunma sanayiinde faydalanılıyor bitkilerden. İlk bakışta hiçbir anlam veremediğimiz bitkiler, kıymeti bakımından 'stratejik' bir hal alıyor. Artık okun ucuna sürülerek düşmanı zehirlemek yerine, ne kadar alanda faydalanılır ölçüsü o bitkinin değerini ortaya koyuyor. Buğday ya da mısır insan yaşamı için önemli olabilir ama faydalanıldığı alan sayılıdır. Az yetişen ama sayısız alanda kullanılan bitkiler uluslararası alanda daha çok değer buluyor. Tabir yerindeyse her derde deva bitkilerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Nicelik az olunca bazı bitkilerde piyasa ve tekelleşme devreye giriyor. Bir ülke bir bitkiden faydalandığı alanları diğer bir ülkeden saklıyor, çalışmalarım gizli tutuyor. İşte böylesine stratejik öneme sahip bitkilerden birisi de jojoba. Yüzden fazla alanda kullanılan bu bitki uluslararası stratejik özeliği olan bir ürün hüviyetinde.
Anavatanı ABD'nin Afizona ve Kaliforniya eyaletleri ile Meksika'nın Sonora Çölü olan jojoba her daim yeşil, 100 ila 200 yıllık ömre sahip çalı formunda bir çöl bitkisidir. İngilizce'de hoboba, Fransızca'da yoyoba diye okunan, Latince'de simmondsia ehinonsis (link) diye adlandırılan bu bitki bizde Keçifındığı olarak biliniyor. İlk olarak İtalyan rahip Clavijero tarafından 1789 yılında tanımlandı. Clavijero bu bitkinin, Kaliforniya ve Sonora Çölü yerlileri tarafından derin kanser veya yaraların tedavisinde, saç çıkartılmasında, doğum ağrılarının başlatılmasında kullanıldığını bildiriyor. Ancak 1993 yılında, tohumundaki mum tabiatında yağın diğer bitkilerdeki yağlardan farklı ve kaşalot adlı sperm balinanın yağına denk olduğunun keşfedilmesiyle dikkatleri üzerine çekti. 2. Dünya Savaşı ile birlikte önemini artıran jojoba 1972 yılında deniz memelilerinin korunması yasası ile birlikte önemini iyiden iyiye artırdı. Yüksek sıcaklıkta ve basınç altında bile kararlı olan viskozitesini kaybetmediği için temas ettiği yüzeye gayet iyi yapışan balina yağı gibi jojoba da endüstriyel alanda kullanılmaya başlandı. Zeytin, soya, mısır, pamuk tohum yağları gliserol ile yağ asitlerinin bir esteri olmasına karşın jojoba tohumlarında bulunan yağ sıvı bir mum gibi, gliserol yerine uzun zincirli dallanmış bir alkol grubu ile yağ asitlerinden oluşuyor. Yağı açık sarı renkte, doymamış, çok fazla stabil ve büyük oranda saf; yüksek hız ve sıcaklıkta çalışan makineler için yağlayıcı madde olarak rafine edilmeksizin kullanım özelliğine de sahip. Saatlerin yağlanmasında kullanılabilecek kadar ince ve saf; füze, roket ve ağır sanayi makinelerinin yağlanmasında kullanılabilecek kadar da yüksek basınç ve sıcaklığa dayanıklı. Hidrojene edildiğinde ise oldukça sert bir mum halini alabilecek özellikte.
Ekiminden 3-4 yıl sonra faydalanılan jojoba tohumunda yüzde 50 oranında yağ bulunuyor. 5 yaşındaki bir bitkiden 500 gram, 12 yaşındakinden 2.5 kilogram, 25 yaşındakinden ise 14 kilogram tohum elde edilebiliyor. Jojoba yağının kaynama sıcaklığı oldukça yüksek Aynı şekilde termal dengesi de kaynama derecesi kadar yüksek. Parçalanma sıcaklığı 315 derece. Donma sıcaklığı da yüksek sayılabilecek derecede; 7 ila 10 derece arasındaki bir sıcaklık yağı dondurmaya yetiyor. Bu sebepten jojoba yağı ile dondurulmuş bir ürünü ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında buzdolabına koymaya gerek yok. Hem tohumu hem de yağı uzun yıllar hiçbir şey olmadan saklanabiliyor. Ancak ne kadar bir süre saklanacağı konusunda kesin bir veri yok. Konuyla ilgilenen bazı uzmanlara göre bu yağ yüzyıllar boyu bozulmadan saklanabilir. Deneme aşamalarında, 25 yaşındaki tohumdan elde edilen yağın hiçbir özelliğini yitirmediği tespit edilmiş durumda.
Kullanıldığı Alanlar
Zeytinyağı elde eder gibi mekanik pres ve çözücü ekstraksiyon yöntemleri ile veya iki yöntemin kombinasyonu ile elde edilen jojoba yağının kullanım alanı oldukça geniş. Nerdeyse hayatımıza yansıyan her alanda jojobayı görmek mümkün. Ancak bu bitkiyi keşfedip kullanmak önemli. Yüzlerce üründe kullanılabileceği uzmanlar tarafından belirtiliyor. Yüksek sıcaklık ve basınçta çalışan makinelerin yağlanmasında rafine edilmeksizin kullanılıyor. Uçak motorlarında kullanılan bu yağ, otomobillerde motor yağı olarak kullanıldığında 200 bin kilometre yapılabilecek özelliğe sahip. Motor yağına katılan bir miktar jojoba yağı sayesinde aynı yakıtla alınan yolu 3.5 misli artırmak mümkün. Aynı şekilde bu yağ füze ve roketlerde de kullanılıyor. Sabun, şampuan, kozmetik ürünleri, saç besleyici, deterjan, krem ve ilaç yapımında kullanılan jojoba yağı; mum, reçine, koruyucu kaplama ve çürümeyi engelleyici maddelerin yapımında, ayakkabı, araba, karton ve kağıtların cilalanmasında hem ekonomik tasarruf, hem de sağlamlık bakımından tercih ediliyor. Jojoba bitkisi, yağı alındıktan sonra içerdiği yüzde 35 oranındaki protein sayesinde hayvan yemi olarak da kullanılıyor.
Kozmetik ve İlaç sanayii
Zeytinyağı, balmumu ve diğer yağlar geleneksel kozmetik sanayiinin temelini oluşturuyor. Ancak jojoba kalitesi nedeniyle hızla temel kozmetik maddesi haline geliyor. Kozmetik konusundaki araştırmalar, rafine edilmemiş jojoba yağının rakiplerinden çok önde olduğunu gösteriyor. Reçine, katran, gliserid, alkolid ve glikozid içermiyor. Ayrıca acılaşmaya, bozulmaya karşı dayanıklı olması nedeniyle deri üzerinde hoş bir his uyandırıyor. Bu nedenle kozmetik endüstrisinin standart temel ürünü haline gelmiş durumda. Tabii her yerde değil. Yalnızca ABD pazarında yaklaşık 300 üründe kullanılıyor. Temel madde olarak jojoba kullanılmış şampuan, saç besleyicileri, saç spreyleri, yüz ve vücût yağlan, banyo yağlan, el losyonları, nemlendiriciler, güneşten koruma losyonları, makyaj temizleyicileri, tıraş kremleri, rujlar ve dudak koruyucuları, parlatıcı kremler, temizleme kremleri ve diğer besleyiciler gibi birçok ürün Amerika ve Avrupa ülkelerinde satılıyor. Hem Japonya hem de Amerika'da yapılan deneyler sonucunda jojoba yağının insana hiçbir şekilde zarar vermediği, hatta bünyeyi güçlendirdiği sonucuna varılmış.
Jojoba sadece kozmetikte değil ilaç sanayiinde de bir dönüm noktasını oluşturuyor. Jojoba yağının kullanılmasıyla penisilin üretiminde yüzde 20 oranında bir artışın olduğu uzmanları tarafından tespit edilmiş. Jojoba, Kızılderililer tarafından cilt hastalıklarında kullanılmış. Aynı şekilde İsrail'deki Ben-Gurion Üniversitesi Hastanesi'nde yapılan denemede ileri derecede sivilceye sahip hastalarda jojoba yağı içeren kremlerin kullanılmasından sonra sivilcelerin tamamen yok edildiği görülmüş. Güneş yanıkları ve el çatlaklarına da iyi geldiği görülmüş. Jojoba yağı diyette de el üstünde tutuluyor. Jojoba yağında kızartılan maddenin yağı emme oranı diğer yağlara göre yarı yarıya. Nestle'nin İsviçre'deki laboratuarlarında yapılan denemede böyle bir sonuca varılmış; ancak yeteri Jojoba bulunamadığından ürünlere dahil edilememiş.
Nükleer Atıklara Karşı Jojoba
Jojoba yağı yüksek oranda acılaşmaya karşı mukavimdir. Bitkisel yağlarda aranan bu stabil olma özelliği nedeniyle ö-nemli pazar imkanları ortaya çıkarmaktadır. Örneğin tarım ilaçlan, bitki hormonları, su buharlaşmasını engelleyicilerin taşınmasında; suya dirençli ürünlerin üretiminde; deri, boya ve yapıştırıcıların yumuşatılmasında kullanılabiliyor. Diğer yandan bazı plastiklere katkı maddesi olabilecek önemli potansiyele sahiptir. Polictilon sıcak jojoba yağında kolayca eriyebiliyor ve değişik özellikler kazanıyor. Jojoba yağının klor ve brom ile reaksiyonundan elde edilen sıvı ürünler solvent veya polimerlerin plastikleştirilmesi için faydalı. Brom katkılı maddeler ateşe dayanıklılık özelliği kazanıyor. İsrail'de yapılan çalışmalarda nükleer atığı sularda bulunan radyoaktif metal ve endüstriyel atığı sularda bulunan zehirli ağır metallerin uzaklaştırılmasında jojobanın başarılı bir şekilde kullanılabildiği tespit edildi.
Amerika Piyasasında Jojoba
Pek fazla bakım ve uğraş gerektirmeyen tohumundan elde edilen yağ ile yüzlerce alanda kullanılan jojobanın dünyadaki piyasasını Amerika elinde tutuyor. Yer yer jojoba üretimi yapmalarına rağmen bu konuda tam teşekküllü sanayilerinin olmaması sebebiyle Avrupa ülkeleri, bu ürünlerin çoğunu Amerika'daki özel hazırlanmış jojoba işletmelerine gönderiyor. Amerika'dan sonra piyasada Japonya ikinci sırada yer alıyor. Japonya iklimi elvermediği için jojobayı kendi topraklarında üretemiyor ama Amerika ve Meksika'da bu bitkiyi üreten tarım alanları satın almış durumda. Her yıl 20 bin ton jojoba yağı üretmek Japonya için önemli hedef. Jojoba İsrail'de de üretiliyor; ama gerek ekim imkanlarının kısıtlı olması, gerekse yeteri derecede sanayi işletmelerinin olmaması nedeniyle henüz Japonya'nın gerisinde. Akdeniz ülkelerinin çoğunda Amerika için jojoba üretiliyor. Mısır, Libya, Nijerya, Hindistan gibi ülkelerde Amerika'ya ait jojoba tarlaları mevcut. Jojoba dünyada çok az bulunan bir bitki ve bu yüzden tekelinin bulunması kaçınılmaz. Tekelleşmeye gidildiği için de tohumunu bulmak neredeyse imkansız. Tohum kolay kolay bulunmuyor, üstelik devletler bitkiyi stratejik bir koz olarak kullanıyorlar. Jojoba tohumunu elde etmiş ülkeler bunu, bitkinin stratejik önemi yeterince bilinmediği dönemlerde başarmışlar. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, jojobanın stratejik bir bitki olduğunu belirterek: "Bütün dünya bunun farkında ama Türkiye pek ilgili değil. Bu konuda tekel Amerika'nın elinde bulunuyor. Japonya ve İsrail de önemli bir paya sahip" diyor. Jojobanın henüz ciddi bir uluslar arası pazarı bulunmuyor. Bunun sebebi ise ülkelerin şu anda sadece kendilerine yetecek ürünü elde edebilmelerinden kaynaklanıyor. Hatta Amerika başka ülkelerdeki tohumları toplamasına rağmen yeteri derecede jojobaya sahip değil.
Türkiye ve Jojoba
Amerika'da 1985 yılında yayımlanan Tarım Yıllığı'nda 'stratejik' bitki ilan edilen jojobanın Türkiye'ye girmesi aslında çok eskilere dayanıyor. 1980-90 yıllan arasında TÜBİTAK ile Çukurova Üniversitesi ortak bir deneme ve araştırma çalışması yürütüyor. Çalışmalarda jojobanın Akdeniz iklimine son derece uygun olduğu ve Türkiye'de yetiştirilmesinin çok kolay olacağı sonucuna varılır. Bu rapor o dönemde devletin ilgili birimlerine gönderilir ancak ses seda çıkmaz; daha doğrusu kimse ilgilenmez. Jojoba ile ilgilenen Türkiye'deki tek kişi emekli bir profesör. Çukurova Üniversitesi'nden emekli olan Prof. Dr. Fuat ERGENOĞLU yıllardır jojoba tohumu üretiyor. ERGENOĞLU tohum üretiyor ancak kimse ilgilenmiyor. Tohumlan yıllar önce Amerika'dan alan ERGENOĞLU şu anda tohum bulmanın çok zor olduğunu belirtiyor ve artık hiçbir ülkenin tohum vermek istemediğinin altını çiziyor. Devlet bu konuda kayıtsız kalmış. Prof. Dr. ERGENOĞLU, Genelkurmay'ın kendisi ile görüştüğünü fakat gerisini getirmediğini de sözlerine ekliyor. ERGENOĞLU destek çıkılması halinde Akdeniz'deki makilerin yerine jojobanın ekilmesinin daha yararlı olacağını belirtiyor. ERGENOĞLU: "Yıllardır ne devletin bir kurumu ne de özel bir kuruluş ilgilendi. Bende tohum var, istediğimiz kadar tohum üretebiliriz artık. Tohum üretme plantasyonum var. Birkaç vatandaş denemek istedi; hatta iyi para kazananlar da var. Ama devlet ilgilenmedi. Böylesine stratejik öneme sahip bir ürün nasıl ilgisiz kalır anlam veremiyorum. Şu anda dışarıdan tohum almak artık çok zor. Ayrıca Türkiye'nin yağa ihtiyacı bulunuyor; bununla bu ihtiyaç giderilir" diyor.
Erkek ve dişisi olan jojobanın tohumu da oldukça pahalı. Ekim amaçlı tohumların kilosu 30 ila 40 dolar arasında değişiyor. Prof. Dr. Fuat ERGENOĞLU jojoba tohumunu elinde bulundurmakla yetinmemiş bu tohumdan faydalanma yöntemleri de geliştirmiş. İmkan tanınması halinde Türkiye'de jojoba küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasını başarıyla gerçekleştireceğini söylüyor.
Jojoba erozyonla mücadelede de faydalanılacak bitkilerin başında geliyor. Özellikle toprak kaymalarıyla başı fena halde dertte olan Türkiye, jojoba ile bunun önlemini alabilir. 20-25 metre derine i-nen kökü ve köke bağlı yan kökleri sayesinde erozyonla mücadelede mükemmel bir bitki konumunda jojoba. Çalı yaprakları ise rüzgar erozyonuna karşı etkili.
GÜNSİAD’ın Jojoba İlgisi
Jojoba yetiştirmek isteyen ancak tohum bulamayan kurumlar da var. Türkiye'de jojoba ile ilgilenenlerin ilgi görmediği, bu yüzden kimsenin kimseden haberdar olmadığı bir ortamda GÜNSİAD'ın (Güneydoğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği) yöneticileri jojoba ekmek istemişler ancak tohum bulamamışlar. Son çare olarak Amerikan konsolosluğuna başvurmuşlar. Prof. Dr. ERGENOĞLU’ndan tohum alacak ve onun deneyiminden faydalanacak olan GÜNSİAD'ın hedefi Güneydoğu Anadolu'da boş alanları jojoba yetiştiriciliğine açmak. Jojoba hakkında bilgi topladıklarını ve bu bitkinin kendileri için kurtuluş yolu olduğunu belirten GÜNSİAD Genel Başkan Yardımcısı Ömer Faruk TAŞ; "Jojoba bölgenin kalkınma hızında önemli bir artış sağlar. İklim ve toprak yapısı açısından yetişmesi çok kolay. Dünyaya açılmasak da iç piyasamızda tüketiriz. Yüzlerce alanda kullanılması çok önemli.
Yüzlerce üründen elde edeceğinizi tek bir üründen elde edebiliyorsunuz. Tohum bulamıyorduk, artık bu sorun da ortadan kalktı. Üretime geçmek istiyoruz" diyor.
Kamuflaj bitkileri
Stratejik bitkiler dışında özellikle askeri hava sahalarının ve askeri alanların kamuflajında kullanılan özel öneme sahip bitkiler de bulunuyor. Bu bitkilerin yararlılığı özellikle 2. Dünya Savaşı'nda denenmiş ve başarılı bulunmuş. Punis halepensis ve schlerochloa bu tür bitkilerin başını çekiyor. Fransa'nın güneyinde Deschampsia media ve Bromelia hyssopifolia askeri bölgesinde ağaçlandırma yapılır ancak başarılı olunmaz. Bunun üzerine hem kamuflaj hem de askeri alanlar için birebir olan pinus bitkisi dikilir ve başarılı olunur. Yine 2. Dünya Savaşı sırasında Fransa'da birkaç yeni havaalanı yapılmak isteniyor. Ancak havaalanları öyle olmalı ki, ağır hava trafiğini kaldırabilsin, pist bozulmasın, toprak sert olsun, yağmurdan toprak taşınmasın. Bitki sosyologu M. Surplugas havaalanlarına schlerochloa ekiyor. Hem havaalanının toprak zemini sağlamlaşıyor hem de buranın bir havaalanı olduğu düşman kuvvetlerinden gizlenmiş oluyor. Aynı şekilde İsviçreliler ve Almanlar Manş kıyılarında beklenen çıkarma için yaptıkları savunma tesislerini gizleme işini yine bu bitkilerle yapıyorlar. Yine aynı şekilde askeri alanları çabuk ve hızlı bir şekilde kamufle etmek için çok çabuk büyüyen ve geniş yaprakları sayesinde birebir bu işi yapacak olan pavlonyadan da faydalanılıyor.
Bitkilerle askeri alanları kamuflaj ve sağlamlaştırma işlemi 1940 yılından beri dünyanın değişik ülkelerince uygulanıyor. Bu konuyu yıllar önce kara, deniz ve hava kuvvetlerine götüren Prof. Dr. Turhan Uslu, gerekli ilgiyi göremez. Daha doğrusu bütün dünyada denenen bu yöntem ordu mensuplarınca dikkate alınmaz.
Dünya hammaddelerini tükettikçe alternatif ürünler değer kazanıyor. Bir ürün estetik özelliklerinden dolayı değil, faydalı oluşundan dolayı ehemmiyetli ve stratejik kabul ediliyor artık. Bu unvanı çoktan hak etmiş olan jojobanın ehemmiyeti giderek yükseliyor. Dünya tohum bulmakta zorlanırken, Türkiye açık adresteki tohuma ulaşmakta problem yaşıyor. Türkiye'nin ekonomisine maddi olarak büyük yarar sağlayacak olan jojobanın bir an önce keşfedilmesi gerekiyor. Hiç vakit kaybetmeden. Jojoba devleti bekliyor.
JOJOBA'NIN YETİŞME ŞARTLARI
ü Jojoba bitkisi ekstrem çöl sıcaklıklarına toleranslıdır.
ü Yıllık 500 mm. yağış verim için yeterlidir. Ancak 100 mm. yağışta az da olsa tohum alınabilir. Ağacı uzun yıllar hiç yağış almadan da yaşayabilir. Fakat çiçek ve tohum oluşturabilmesi için kışın ve baharda suya ihtiyaç duyar.
ü 600-1200 metre yüksekliklerde yetişmektedir. Toprak seçiciliği yoktur, çorak yerlerde yetişir.
ü -60-90 cm boya sahip olduğu halde, iyi sulanan yerlerde 2-3 metre boya ulaşabilir.
ü Çalı formunda, her dem yeşil, yaprakları kalın, derimsi, mavimsi yeşil renkte, meyveleri kahverengi, yerfıstığına benzeyen bir ağaçtır.
ü 100-200 yıllık ömre sahiptir.
ü Soğuktan etkilenmektedir; özellikle ilk 5 yaşında -5 dereceden etkilenmektedir. Ancak daha sonra kısa süreli -9 dereceye dayanabilmektedir.
ü Çiçeklerin tozlanmasından tohumların olgunlaşmasına kadar 6 ila 7 ay geçer. Ağustos-eylül aylarında tohumlar toplanır.
ü Ortalama olarak 9-10 metre derine inen kazık köke sahiptir. Olgun bir jojobanın kökü ise 20-25 metre derine inebilir. Derine inen kök sistemi sayesinde kuraklığa dayanıklıdır.
ü Bir dekar alanda 175-200 bitki yetiştirilmekte, bundan ise 125-450 kilogram tohum ve 75-225 kilogram yağ elde edilmektedir.
YAĞIN ÖZELLİKLERİ
ü Hafif açık sarı renkli ve hoş kokuludur.
ü Trigliserid içermez.
ü Kullanıldığı alana bağlı olarak hiç veya çok az saflaştırmaya ihtiyaç duyar.
ü Diğer yağlara oranla daha fazla kükürt absorbe edebilir, bu da birim ağırlığa karşılık daha iyi yağlama özelliği kazandırır.
ü Sülfürizasyonda rengi daha az koyulaşır.
ü Saatlerde kullanılacak kadar ince ve saftır.
Başka stratejik bitkiler de var
Soya fasulyesi de birden fazla alanda kullanıldığı için stratejik öneme sahip bir bitki; ancak soya üretiminde ve tohumunu bulmada bir problem yaşanmıyor. Chlorella adı verilen özel bir yosunsu bitki de stratejik bitkiler sınıfına giriyor. Bu bitki özellikle astronotların yiyecek malzemesi olarak kullanılmasıyla önem taşıyor. Az bulunuyor, Amerika'da özel olarak yetiştiriliyor. Uzun süre açlığa ve susuzluğa dayanıklı ve atık maddesinin az olması ile değer buluyor. Amerika'nın ilgilendiği ve sadece burada üretilen birçok kozmetik ve sanayi maddelerinde kullanılan başka bitkiler de bulunuyor. Jatropha curcas, Euphoriba tatyirs gibi tropik bitkiler sadece Amerika'da gözetim altında yetiştiriliyor. Bu bitkilerin tohumlan tamamen Amerikalıların tekelinde. İki bitki de kolayca yetişiyor ve dizel benzeri yağlar elde ediliyor. Sadece Japonya ve Amerika'nın fazla yağış alan yerlerinde yetiştirilen küçük boylu çam ağaçlarından elde edilen sakızlar fıberoptik yapımında kullanılıyor. Çam cinsinin az bulunması ve çok zor yetişir olmasından dolayı bu bitki de dünyada stratejik bitkiler statüsünde ele alınıyor. Bir başka tropikal bitki olan Pavlonya da çok kıymetli. Bu bitkinin en önemli özelliği çok kolay ve hızlı büyümesi.